top of page

Modern Otarşi : Mutlak Kalkınma

  • Mr.Sait
  • 5 gün önce
  • 7 dakikada okunur

Bu yazımla ilk defa, ekonomi ve siyasi bilimine resmi bir şekilde girmiş olacağız. İlk yazımın "Otarşi" ile ilgili olmasının maksadı, siyasi ve bilimsel bir tartışma konusu yaratmaktır. Bugün kendi çapımda bir ülke ekonomisinde otarşi ekonomisinin uygulanmasının sonuçları veya uygulanırsa nasıl uygulanır bunu tartışacağız.


Öncelikle, otarşi nedir? Otarşi, Yunan dilinden çıkmış bir kelimedir. Özünde autárkeia olan bu kelimede;

Auto = Öz, kendi,

Arkein = yetmek, yeterli olmak

demektir.

Zaten kelime, demek istediğini lafı dolandırmadan vermektedir. Ülkenin ihtiyaç duyduğu kaynak harcamalarını, kendi kaynaklarından karşılamaktır. Mutlak otarşide ülke dış borç almaz; dış borç verir, ithalat yapmaz; ihraç eder. Yani ülke, kendi buğdayını eker ve kendi ekmeğini yapar; kendi demir - çelik endüstrisini yaratır ve kendi silahını kendisi üretir.


Otarşi ekonomisinin son 100 yılda ortaya çıkışının en büyük sebebi, 1. Dünya Savaşı olduğu su götürmez bir gerçektir. 1. Dünya Savaşı'nda, Alman İmparatorluğu kendi buğdayını ve yiyeceğini dışarıdan ithal etmekteydi. Bunun en büyük sebebi de Alman ekonomisinin, nüfusunun savaş zamanına kadar ki son 30 yılda inanılmaz hızlı büyümesinde tarımsal büyüme düşük kalmış ve diğer sektörlerin gerisinde kalmıştır. Bu 30 yılda Almanya, 1 iken 10 olduğunu farz edelim. Tarım ise 1'den 4 veya 5'e kadar gelmiştir. Uzun lafın kısası, büyük Alman nüfusunu ve ordusunu besleyebilmek için Almanya'nın kendi imkanları yetmemekteydi. İşte bu durumdan dolayı, Almanya nüfusunun açlığa karşı zaafı vardı. Birleşik Krallık ve Fransa donanması, bu konuyu fırsat bilerek Almanların deniz ticareti yapan ithalat konvoylarına el koyarak Almanlara ambargo uygulamıştır. Bu da Alman askerlerinin ve hatta işçilerinin aç kalmasına, genel grevlerin yükselmesine sebep olmuştur. Hatta Almanya'da sosyalizmin yükselmesinin sebeplerinden biri de budur. Savaş sonlarına doğru büyük bir gıda krizi ile karşı karşıya kalan Almanya, 1. Dünya Savaşı'nda teslim olmalarının sebeplerinden birisi de açlık olduğu muhakkaktır. Eğer ki Alman tarım endüstrisi; nüfusu kadar büyüyebilseydi Alman halkının böyle bir kırılganlığı olmayacaktı. Savaş sonunda sosyalist devrim olmayacaktı. Hatta belki de savaş 1918'de erken bitmeyecek, belki de birkaç yıl daha uzun kalacaktı. En nihayetinde bu sorun, Almanya'daki aşırı milliyetçi partilerinde gözünden kaçmayacaktı ve birçok popülist sağ parti, otarşik ekonomi politikalarını savunmuştur. 1936'de Hitler iktidarında Almanya da, "4 Yıllık Plan" adı verilen ekonomik planla kendi kendine yeten bir Almanya kurulmuş ve 2. Dünya Savaşı'nda Almanların çok fazla gıda sorunu yaşadığı söylenemezdi. Savaş Almanya sınırlarına gelene kadar Alman halkı refah içerisinde yaşamıştır.


Otarşi harika bir şey gibi gelebilir ama elbette ki dezavantajları mevcuttur çünkü otarşi dediğimiz olgunun yaratılabilmesi için ilk girdileri karşılayacak büyük bütçelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bazı ülkeler, bu bütçeleri çok gaddar şekillerde ortaya çıkarmıştır. Otarşi kelimesinin; NAZİ'leri, Faşist İtalya'yı ve Sovyetler Birliğini çağrıştırmasının sebebi de bu ülkelerin kendi kendilerine yetmesi için yaptığı politikalardır. Bu yüzdende otarşi dediğimiz zaman aklımıza kötü şeyler gelir. Almanya, otarşi bedellerini karşılayabilmek için özel sektörün büyük bir kısmını eritmiştir. Bu olay birçoğuna göre ideolojik olabilir çünkü Alman özel sektörünün önemli bir kısmı Yahudiler tarafından ele geçirilmişlerdi. Faşist İtalya, ekonomik ve siyasi olarak Mussolini'nin istikrar ve verimlileştirme politikaları ile belli bir düzene girip kalkınmışsa da, Kara Gömleklilerin yaptığı barbarlıklar göz önüne alındığında Mussolini İtalya'sı da iyi bir şekilde anılmamaktadır. Otarşi bu ülkelerle anıldığı içinde sanki "kötülüklerin ekonomi politikası" gözüyle bakılmıştır. Günümüzde otarşi politikaları, yenilenebilir enerji ve doğayla uyumlu hale getirilmiş haliyle Sürdürülebilir Kalkınmaya entegre edilmiştir. Yani aslında Otarşi politikaları hala yaşamaktadır fakat liberal ekonomilerin ön plana çıktığı son yıllarda küresel etkisini minimal düzeyde tutmaktadır.


Otarşi ekonomisi günümüzde liberal politikalara entegre edilmesi gayet mümkündür. Peki liberal politikalarla otarşi mümkün mü?


Otarşi planlarının devletçilik olarak lanse edilmesinin en büyük sebebi, otarşi politikalarının ön plana çıktığı yıllarda devletin ekonomideki payesi çok büyüktü. Bu sebeple otarşi eşittir devlet harcamasıyla kalkınma olarak gözükebilir. Dünya çapında özel sektör, son 50 yılda ekonominin belirleyicisi haline gelmiştir. Devletlerin, özel mülkiyet sahiplerine "doğrudan emir verme" yetkisi olmaması, özel sektörün otarşi planlarına dahil edilmesine engel değildir. Devlet, zayıf gördüğü sektörün kalkındırılması için özel sektörü o sektöre yönelmesi için teşvikler verebilir. Hatta buna gerek bile kalmayabilir çünkü piyasa ekonomisinde zayıflık gösteren ekonomik mallarda "arz eksikliği, yüksek fiyat" gibi sorunları mevcuttur. Bu sorunları fırsat olarak bilerek, şirket bu alanlara yönelerek yüksek kazanç elde edilebilir. Antalya üzerinden bir örnek verelim.


Antalya'da benim tespit ettiğim en büyük gelir potansiyeli taşıyan sektörlerden birisi lüks turizm tüketimlerinden birisi olan yat limanları yani marinalardır. Devlet, turizmin çeşitlendirilmesi için marina gibi lüks projelere yatırım yapma imkanına sahiptir. Deniz turizmi sektöründeki birçok insan, Türkiye'deki lüks yat tüketiminde "yüksek talep eksikliği" olduğunu belirtmektedir. Yüksek talebin olduğu fakat arzın kısıtlı olduğu zamanlarda, kısıtlı arzın değeri her daim çok yüksektir. Ekmeğin fazla olduğu bir ekonomide 15 lira, az olduğu bir ekonomi de 100 lira olacaktır. Bu sebeple devletin turizm ekonomisini çeşitlendirme isteğini, özel sektör yerine getirmek için elinden geleni yapacaktır çünkü üreteceği malın, maliyetlerin çok çok üstünde piyasa değeri mevcuttur. Bu sebeple marina üretiminde direkt olarak özel sektör pay sahibi olacaktır. Aynı zamanda devlet, hem turizmini çeşitlendirmiş olacak hem de ekstra vergi gelirleri kazanmış olacaktır.


Yani uzun lafın kısası otarşi planını ana hedef haline getirmiş bir devlet, özel sektöre vereceği tavsiyeler ile otarşiyi gerçekleştirebilir. Piyasa koşullarını beklemeyi tercih etmemesi halinde de vereceği ekonomik teşvikler ve sübvansiyonlarla beraber bunu yine özel sektör ile beraber sağlayabilir. Otarşi politikaları son yıllarda teknolojinin gelişmesi sayesinde geniş bir saha bulmuştur. Bir ülke, bundan 50 yıl öncesine kadar kömürü ve petrolü yoksa o ülkenin enerji olarak kendi kendine yetebilmesi imkansızdı. Günümüzde ise eğer ki ülkende güneş varsa, rüzgar varsa o ülkenin kendi enerji kaynaklarında kendi kendine yetebilme potansiyeli var demektir. Otarşi ekonomilerinin en büyük sorunu, enerji sorunudur. Çünkü buğdayı kendin ekebilirsin, demir - çelik sanayisi kurabilirsin ve teknolojik AR - GE'ler kurabilmek mümkündür. Ama kendi enerjini üretemezdin. Ta ki yenilenebilir enerji kaynaklarının oluşması ve girdilerinin düşmesiyle artık petrol ve doğal gaza karşı güçlü bir ikame mal haline gelmişlerdir.



Otarşinin Güçlü Yönleri


  • İlk girdileri yüksek olsa da, uzun vadede satın almak zorunda olduğu pahalı malı almak yerine kendi malını üreteceği için uzun vadede ilk girdi maliyetleri karşılanır ve kâr sağlar.

  • Malı ithal etmediği için mal aldığı ülkeye bir bağımlılığı kalmaz ve mal ithal ettiği ülkede yaşanan ekonomik kriz, savaş durumu, ülkenin kendisine yapacağı olası yaptırım etkileri etkisiz kalır. Örnek Rus - Ukrayna

    yüzünden Türkiye'nin buğday ve zeytinyağı krizine girmesi. Diğer bir örnek, Türkiye'nin ABD'den ithal ettiği malların Rahip Brunson olayında yaptırım konusu olup ekonominin sarsılması.

  • Yurt dışından alınan mal, genel itibariyle ülkede üretilen maldan daha pahalı olacaktır. Otarşi ürünlerinin ortaya çıkmasıyla piyasaya kaliteli ve daha ucuz mal girecek ve enflasyonda kalıcı düşüşlere sebep olacak. Lakin bu politika Türkiye'de bir nispet kısıtlıdır. Türkiye; telefon, bilgisayar vb. teknolojik ürünlerin üretimi hususunda yerli mallar ortaya çıkartamamış ve diğer hegemon Türk şirketleri de bu konuda diğer şirketlerin yanında başarısız kalmıştır. Bu sebeple yüksek becerili teknoloji ürünleri, otarşi politikalarında GEÇİCİ süreli olarak istisna olmalıdır.

  • Uzun vadede ithalat yapılmayacağından dolayı otarşi uygulanan kalemin giderleri önemli derecede azalacak veya hiç olmayacaktır. Bu da cari dengede olumlu bir işarettir.

  • Özel sektörle (yani köylü Mahmut'la) işbirliği yaparak kendi ürettiği mahsulün talebini arttırarak piyasa arz ettiği miktarın daha da artmasına sebep olacaktır çünkü ucuz mal, her daim pahalı mala nazaran daha fazla talep görür. Bu da hem dış ülkeye (yani köylü George'a) döviz kaptırmamamız hem de yerli üreticiyi güçlendirmiş olduğumuz anlamına gelmektedir.

  • Otarşi politikasının özü VERİMLİLİKTİR. Üretimde 1 ekip, 10 biçmek şarttır. Bunun içinde devlet, kendi üniversitelerinde araştırma seferberliği başlatır. En nihayetinde üniversiteler hem kendi kendini geliştirmeye başlatır hem de dışarıdan teknoloji ve yöntem transferi yapmaya mecbur kalmayacağız. Yani otarşi ile millet, kendi kapasitesini zorlar ve geliştirir.

  • Bir ülkenin kendi üretemediği, özellikle insan sağlığı ve korunması açısından hayati öneme sahip malların (ilaç, tıbbi ekipman, silah, gıda katkıları vb.) üretiminin dışa bağımlı olması, savaş veya kriz dönemlerinde ciddi bir zafiyet yaratır. Böyle bir durumda, bu malları ihraç eden ülke, ithalatçı ülke üzerinde ekonomik olduğu kadar politik bir üstünlük elde eder.

    Bu üstünlük, yalnızca ticari bir bağımlılıktan ibaret değildir; gerektiğinde diplomatik baskı aracına da dönüşebilir .Bunun güncel bir örneği, Ukrayna’nın Rusya’ya karşı yürüttüğü savaş sırasında ABD’ye askeri ve mali bağımlılığının artmasıdır. Bu bağımlılık sonucunda, ABD’nin Ukrayna’dan nadir toprak elementleri gibi stratejik kaynaklar konusunda talepte bulunma gücü doğmuştur. Dolayısıyla otarşi politikaları, bu tür asimetrik ilişkilerin önüne geçmek için ulusal güvenlik ve stratejik egemenlik bakımından da bir zorunluluk olarak değerlendirilebilir.


ÖZETLE:

1- Dışa bağımlılık azalır.

2- Ucuz ve yerli mal sağlar.

3- Ürün verimliliğini arttırarak arzı arttırır.

4- Yerli üreticiyi güçlendirir.

5- Bilimsel araştırmaları kamçılar ve bilimsel gelişme sağlar.

6- Olağanüstü hallerde dış güçlerin siyasi isteklerine boyun eğmeme gücü kazandırır.

7- İthal mal tüketilmediği veya tüketimi azaldığı için dövizi ülkede tutar.

8- Devamlı ithalatı düşüreceğinden bütçe açığı azalır.

9- Kritik mal ve altyapılarda güvenliği sağlar.

10- Ülke ekonomisinin krize karşı dayanıklılık kazanmasını sağlar.

11- Olağanüstü hallerde şok ihtiyaçlara cevap verebilir.


Otarşi Eleştirileri


Otarşi politikalarına yapılan en büyük eleştiriler, elbette liberal kanatlardan gelmektedir. Liberal kanadın argümanı "devlet her konuda kendi kendine yeter ise o zaman uluslararası ticaret yapmanın ne önemi kalmaktadır? Ülkenin sattığı mal, malı sattığı ülkeye karşı soft power'a sahip olmuş olur. Bu tarz stratejik veya diplomatik hamlelerin önemi azaltılırsa ülke kendi kendine izole haline gelmez mi?" Bu eleştirinin altında şu yatar. Birincisi otarşinin, uluslararası arenada izoleye sebep olabilme endişesi. İkincisi soft power (yumuşak güç) potansiyelinin yitirilmesi. Üçüncüsü ülke şirketlerinin uluslararası piyasalara açılamama endişesi.


İlk olarak bir ülke kendi kendine yetiyorsa ve bunu diğer ülkelerin aksine daha ucuz bir şekilde üretimini yapıyorsa ve belli bir nispet geliri varsa elbette ki bu ürünü dışarıya satarak, üreticisinin daha fazla kazanç elde etmesine vesile olunabilir. Türkiye'de otarşi politikaları uygulanarak üretim maliyeti ucuzlatılan bir mal düşünelim. Diyelim ki bu malımız, buğday olsun. Malı satacağımız ülkede Lübnan olsun. Lübnan, ekonomik ve siyasi krizler sebebiyle ekonomisi artık iflas etmenin eşiğine gelmiş ve diğer siyasi örgütlerin güçlenmesiyle devlet, otorite gücünü kaybetmiştir. Bu sebeple Lübnan'da buğday fiyatları, maliyetlerin çok çok üzerindedir. Türkiye'de maliyeti minimal ve kaliteli buğday üretmiş bir çiftçi neden sadece Türkiye'de 3 kazanmayı tercih edip, Lübnan'da 10 kazanmayı tercih etmesin ki? Hatta otarşi ekonomisini destekleyen ülkeler, bu fırsatların değerlendirilmesi için elinden geleni yapar. Çünkü çiftçi daha fazla para kazanacaktır ve buna paralel olarak arzını arttıracaktır. Arzını arttırdıkça ulusal veya gıda krizi olması durumunda mevcut arzın üstüne daha fazla arz gerekeceği zaman, bunu fazla arz sağlayan üreticilerden sağlayarak krizleri atlatabilir hatta bu krizleri bir fırsat olarak değerlendirebilir. Bu argümanda ne oldu onu özetleyelim. Birincisi otarşi ekonomi politikasını destekleyen bir devlet, üreticisini Lübnan'a yönlendirerek "uluslararası ticarete" girmiştir. İkinci olarak, Lübnan'a mal sevkiyatını riskli gören ülkelerin aksine Lübnan ile ticaret yapmak tercih edilmiş ve Lübnan üzerinde ekonomik bir iticilik kazanılmıştır. Lübnan, Türkiye aleyhine bir davranışta bulunursa ülkesine giren buğdayı kaybedebilir. Üçüncü olarak da bir üretici, kendi ülkesinde ürettiği bir malı başka bir ülkeye satarak uluslararası piyasanın bir parçası haline gelmiştir. Yani liberal eleştirilerin yersiz olduğu ve otarşi politikası, eğer ki Kuzey Kore'nin aksine kendisini izole etmek için benimsenmemişse bu argümanları değersiz kılmaktadır.


Bu yazımda, otarşik ekonomi politikasının genel değerlendirmesinin yanı sıra bu ekonomi politikasının kendimce yorumlanmasını konu aldım. Otarşi ekonomisi, bir ülkenin can damarlarının kesilme ihtimaline karşı damarın kesilmeyecek kadar geliştirip güçlenmesidir. Ülkenin genel olarak devamlı giderlerini düşüren ve zor zamanların kurtarıcı ekonomi politikasıdır. Üst kısımda bahsettiğim politikaların, modern ekonomiye uyum sağlaması için olmazsa olmaz "rekabettir." Lakin "rekabet" faktörünün sağlanmasını düşünmek için pek bir zaman bulamadım.


Türkiye'nin kronik cari açık sorununun çözümü, verimsizlik sorununun çözümü, yüksek karbon sorununun çözümü, dövizin muhafaza edilememesi sorununun çözümü Modern Otarşi'dir. Bu sadece ülke için geçerli değildir. Mahalli yönetimler yani belediyelerde Modern Otarşiye uyum sağlayabilir. Çünkü Modern Otarşi ile yıllar boyu sürecek bir ithalatın, tek seferde yapılacak ekonomik harcama ile sıfırlanması mümkündür. Uzun vadede her türlü kar elde ettirir.


Unutmanızı istemediğim bir husus mevcuttur. Ben ekonomist değilim ve yazımda belirttiğim tezlerin illa ki bir açığı vardır. Benimde amacım, bu konuda fikirlere sahip insanların eleştirilerini alarak sahip olduğum açıkları gidermektir. Başka bir yazımda görüşmek dileğiyle




 
 
 

Yorumlar


Abonelik Formu

Yazılarımdan anında haberdar olmak için e-postanızı giriniz.

©2020, SaitsBlogs tarafından kurulmuş tüm telif hakları saklıdır.

bottom of page