top of page

KKTC'de Rum Zaferi (!)

Gündemde son 1 yıldır Türkiye gündeminde yer alan bir konu var. O da KKTC'deki Türk vatandaşların nankör veya yardımlarımızı unutmasıdır (!) Şaka bir yana, KKTC vatandaşlarının Türkiye aleyhine attığı sloganları hatırlayanlarınız vardır. Bu sloganlar; Türkiye'nin adadan çekilmesini, siyasal İslam'ın Kıbrıs'a Ersin Tatar aracılığı ile enjekte edilmemesini ve AKP'nin yandaş iş adamlarının KKTC'de kolay vatandaşlık sağlanmaması için ağır bir dille Türkiye hükümetini eleştiriyordu. KKTC vatandaşları, adanın diğer tarafında olan Güney Rumlarının sahip olduğu zenginliği ve ayrıcalıklarını kıskanmakta ve sahip oldukları kötü koşulların sebebi olarak da Türkiye'yi işaret etmektedirler. Peki haklılar mı? Kısa ve öz cevap vereyim. Evet, sonuna kadar haklılar.


Peki bu sosyal medyada, seçim sonrasında dönen "Türkiye, KKTC'yi ilhak etsin" söylemi niye türedi? O zaman gelin biraz bu olayın başına dönelim. Aslında bu Ersin Tatar propagandası, maalesef ki zamanında partisine üye olup önemli bir ilin önemli bir ilçesinde gençlik kolları başkanlığını yaptığım sayın genel başkan Ümit Özdağ ile başladı. Ümit Özdağ'ın amacı aslında çok basit ve gayette popülistti. Amacı KKTC'de seçimin durumuna dikkat çekip, Türk milliyetçiliğinin manevi açıdan önemli bir yeri olan KKTC'de "KKTC Türktür, federasyona kurban olamaz" alt metni ile Ersin Tatar'ı desteklemektir. Çünkü biliyorsunuz ki Türk milliyetçileri üniter devlet veya Turan birliği gibi söylemlere çok kolay kendini kaptırabiliyor ki bunu gayet normal şekilde karşılıyorum. Fakat burada sorun şu. Sayın Ümit Özdağ'ın Konfederasyonu engelleme adı altında yaptığı şey, KKTC iradesini karşısına almaktır ki öyle de oldu. Türk milliyetçileri de adada sanki DEM Parti vari bir parti var da, o konfederasyon istiyormuş gibi propaganda yaptı. Halbuki Ümit Özdağ'ın desteklediği kişi, devlet kurumlarında güvensizliği min. %85'lere çıkartan ve KKTC yolsuzluklarının kaynağı olan birisi iken; milliyetçilerin "hain" diye yaftaladığı konfederasyon destekçileri de Türklerden oluşmaktadır. Yani bu insanlar "holkların gardaşlığı" gibi söylemlerde bulunmayan, aynı senin benim gibi insanlar. Böyle algılanmasının sebebi ise Türk milliyetçilerinin çok fazla yaptığı "Tümevarımcılıktır."


Türkiye'de "üniter devlet" dışında bir devlet modeli öneren kişiler, genel itibariyle DEM Partili oldukları için "Üniter devlet yapılanması dışında bir şey öneren herkes haindir" kafasına girmeye başlıyorlar. Türkiye'de bu düşünce %80 doğrudur (%20 adem-i merkeziyetçi iyi niyetli liberaller), fakat bir söylemin her yerde aynı anlama gelmediği de bir gerçektir. Sizin anlayacağınız bir örnek vermek istiyorum. Bizim meşhur "nah işaretini" bilmeyen yoktur diye tahmin ediyorum. Brezilya'da "nah işareti" bizim ülkemizin aksine bir küfür göstergesi değil, aksine "şans dilemek" anlamında kullanılmaktadır. İşte KKTC'deki "Konfederasyon savunucuları" ile Türkiye'de "eyalet sistemi savunucularının" aynı kefeye konulmasının sebebi de bu tümevarımdır. Türkiye'de temel ideolojik farklık; "Siyasal İslamcılık - Atatürkçülük" gibi ise KKTC'de de "İki Devletli - Konfederasyon" diye ayrılmaktadır. Ülkemizde nasıl ki her iki ideolojiye mensup insan hain değilse, bu iki ideolojiden birini seçmek yine hainlik değildir.


Kıbrıslı Türklerin, Türkiye'ye olan öfkesinin sebebinin temel dayanakları;

1- Kötü ekonomi

2- Kötü ekonominin sebep olduğu verimsiz istihdamın getirdiği onursuz yaşam

3- Adanın bir yolsuzluk cennetine dönüşmesi

4- Türkiye'nin yardımları minimal düzeyde tutması (2025 bütçesinde Türkiye KKTC'ye; 4 milyar TL hibe, 18 milyar kredi vermiştir)

5- AKP'nin siyasal İslam'ı Ersin Tatar aracılığıyla enjekte etmeye çalışması

6- KKTC'deki vergilerin düşüklüğü sebebiyle KKTC pasaportu almak isteyen Türkiye vatandaşlarının yaptığı katakullilerin oluşturduğu yolsuzluk.

7- Adanın bir turist cennetinden çok fuhuş ve kumar cenneti haline gelmesi

8- En basit yabancı mal için Türkiye'ye gidilmesi veya Türkiye'den getirtilme zorunluluğu (Yabancı elçiliklerin olmaması sebebiyle meydana gelen bir sorun)


Bu maddeler uzar da gider. Yıllardır bu yukarıda yazdığım maddelerden şikayetçi olan KKTC halkı, artık doğru dürüst fırsat vermediği CTP'ye bir şans vermeyi uygun gördü. KKTC'nin kaderini Türkiye Cumhuriyeti belirlememelidir! KKTC halkı, kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir çünkü devleti bağımsızdır! CTP'nin iktidara gelmesini, KKTC üzerindeki "Ankara'nın piyonu" söylem ve düşüncelerini belki bir miktarda da olsa Avrupa da geçersiz kılabilir. Ankara, KKTC'nin iradesi kendi seçtiği adamı seçmedi diye cezalandırmamalıdır! Türkiye yaptığı 4 milyar TL'lik hibeyi, ilah gibi gösterip kendisini vazgeçilmez zanneden bir narsist gibi davranmamalıdır!


Ha Türkiye'deki Türkün iradesi, ha KKTC'deki Türkün iradesi. Arada hiçbir fark göremiyorum. Bir sonraki yazım "belediyede mali şeffaflık" başlıklı olacaktır. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle.

 
 
 

Abonelik Formu

Yazılarımdan anında haberdar olmak için e-postanızı giriniz.

©2020, SaitsBlogs tarafından kurulmuş tüm telif hakları saklıdır.

bottom of page