Çevreyi Koruyoruz Ayağına Vatandaşı Kırbaçlamak.
- Mr.Sait
- 13 Haz 2024
- 6 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 Nis

Uzun bir süre sonra tekrardan karşınızdayım sevgili okurlar (tabi okuyan varsa). Bugünkü konu başlığımız süper ekonomi profesörü, uzman başamirali Mehmet Şimşek'in ekono... aman çevreyi kurtarmak için ortaya attığı ve uygulamaya hazırladığı "Karbon Vergisi" hakkında bilgiler vereceğim. Karbon vergisi nedir? Bu vergi diğer ülkelerde nasıl uygulanıyor? Türkiye'nin karbon üretimi durumu nedir? Bu vergi gerçekten de Türkiye'nin iklim sorununu çözer mi? Gelin bu konu başlıkları üzerinden değerlendirmeme başlayalım.
NOT: Bu yazı bilimsel bir makale değildir. Sadece bir kişinin fikirleri belirli delil ve kaynaklarla desteklenerek yazılan bir yazıdır. Kaynak niteliğinde değildir lakin altta bıraktığım kaynaklardan faydalanabilirsiniz.
A) Bu Karbon Vergisi Nedir?
Karbon Vergisi, genel olarak iklim koşullarına zarar veren mallar üzerine uygulanır. Buna en iyi örnek olarak; arabaların gitmesi için ihtiyaç duyulan benzin, her ülkenin üretmesi gereken en temel ürün olan demirin üretilmesi için kullanılan fabrikalarda kullanılan kömür bunlara örnek gösterilebilir. İklim sorunlarının ortaya çıkışının genel kabulü 2. Dünya Savaşından sonra çıktığı tahmin edilir. 2. Dünya Savaşı sonrasında yıkılmış bir Avrupa vardı. Halkı temel ihtiyaç ürünlerine bile erişimi yoktu. Sadece İngiliz ve Amerikan askerlerinin beraberinde getirdiği erzaklar haricinde. Bu sebeple ABD önce İngiltere'ye büyük bir miktarda kredi verdi. Akabinde Avrupa devletlerine 13 milyar dolarlık Marshall Yardımında bulundu. Ve böylelikle çevreyi çok önemsemeyen, sadece üretim ve büyümeyi hedef alan bir ekonomi inşa edilmeye başlandı. Temel ihtiyaçlara erişimden sonra lüks tüketiminde Avrupa'da yaygınlaşmasıyla beraber sanayiler büyüdü lakin bir o kadarda çevresi zarar gördü. Lakin bilim insanları uyarılara başlayınca inşa ettikleri sistemin zararları gözler önüne serildi.1992 Rio Konferansı ve 7 yıl sonraki Kyoto Protokolü ile 54 yıl sonra artan sera gazları bir sorun haline geldiği belirtildi. Önlem olarak ekonomik çarelerde arayan devletler "Karbon Vergisini" yürürlüğe sokmaya başladılar. O zaman biraz ekonomik faktörlerden bahsedelim (kafanızı karıştırmayacak şekilde)
B) Karbon Vergisinin Ekonomik Etkileri
Mantıken bu vergi genel olarak yaygın olarak kullanılan bütün fosil yakıtlarını kapsar ve bu yakıtlar Türkiye gibi 3. Dünya Ülkeleri için inanılmaz mühimdir. Türkiye ETKB (Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı) verilerine göre 2024 Mart ayında Türkiye'nin sağladığı enerjinin %23.2'si doğal gazdan, %20.3'ü kömürden oluşmaktadır. Yani Türkiye enerjisinin %43.5'ini fosil yakıtlar oluşturmaktadır ki bu oran yüksek ihtimalle %60 civarlarında. Çünkü ETKB petrol kullanım değerlerini vermemiş. Yüksek bir ihtimalle yenilenebilir enerji kaynaklarının oranlarını şişirmek için bu oranı dahil etmemiş olabilir. O yüzden ben bu değeri %60 (en az) olarak kabul ediyorum. Bu kadar fazla miktarda fosil yakıt tüketimi olan bir ülkede ekonomik olarak büyük sorunlar teşkil etme potansiyeline sahiptir.
Fosil yakıtların tamamı 3. Dünya Ülkeleri için üretim konusunda müthiş bir öneme sahiptir. Bu vergi fosil yakıtlara bir zam niteliği taşımaktadır. Ve bu sebeple Türkiye'de üretilen bir çok ürün (verginin uygulanacağı ürün yelpazesi devletten devlete değişebilir. Çünkü günümüzde üretilen neredeyse her şey fabrikadan çıkmadır.) Bu da zaten geçici bir süreliğine enflasyonu zar zor durdurabilen Türk ekonomisi için enflasyonun artması anlamına gelmektedir.
Bu vergi ile fosil yakıtların tüketiminin düşürülmesi hedeflenmektedir. Peki akıllarda bir soru var. "Türkiye fosil yakıtla kullanımını %20'ye indirdi diyelim, peki bu aradaki %40'ı yenilenebilir enerjiyle doldurabilecek kapasiteye sahip mi?" Cevap tabi ki de hayır. Türkiye zaten yenilenebilir enerji sektörüne sağlam adım olarak son 10 yılda girdi. Ve kaldı ki imkanlar da kısıtlıdır. Hatırlarsınız, Kılıçdaroğlu'nun bir vaadi vardı: "Doğudaki çiftçiye bedava elektrik vereceğim." (hayatımda duyduğum en zırva vaat olabilir). Bunu nasıl yapacağı sorusuna verdiği yanıt ise "güneş panellerini yerleştireceğiz. Güneş enerjisiyle bedava elektrik vermiş olacağız." Bir evin çatısına ortalama 15-20 adet güneş paneli dikilebilir. Ve bir tanesi 40 watt'lık güneş paneli (minimum fiyat üzerinden) yaklaşık 30 dolar ediyor. 15x30= 450 dolar eder. Yani sadece bir ev için minimum 450 dolarlık masraf çıkıyor yani bu da yine ekonomiye inanılmaz bir yük getirmektedir. Koskoca doğuya minimum kaç milyar dolar çıkar siz düşünün. Ayrıca yenilenebilir enerji kaynakları inanılmaz miktarda alan kaplamaktadır. Demem o ki bu vergiyi çıkardıysanız demek ki fazla fazla elinizde kalan ve kullanılamayan yenilenebilir enerji kaynağımızın var olduğu anlamına gelir. Peki var mı? Elbette ki yok. Sözün özü ekonominin fosil yakıtlardan arınması demek yeterli miktarda yenilenebilir enerji kaynağı olmadığı için "enerji açığı" meydana gelebilir bu da ekonominin darboğaza girmesine sebep olabilir.
Fosil yakıtları bırakalım yenilenebilir enerji kaynaklarına geçelim. Tamam güzel ama ya yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılamadığı ve üretilemediği mallar var ise? Tekstil sektöründe, demir-çelik üretiminden ihtiyaç olunan yüksek ısı, petrol ve diğer yan mallar (kaldı ki Türkiye'de kullanılan araçların %99'u benzin veya mazotla çalışır) yenilebilir enerji kullanımı inanılmaz kısıtlıdır. Yani bu sektörlerde kuşkusuz bir fiyat artışı olacaktır.
4. Genel kabul olarak yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtlardan daha pahalı olduğu bilgisi vardır (doğruluğu tartışılır). Hatta en pahalı enerji kaynağı olarak Hidrojen enerjisi belirtilir. Temiz Enerji Vakfı ise çevreye verilen maliyetin hesaplanması durumunda fosil enerjinin yenilenebilir enerji kaynağından ucuz olduğunu savunur. Yani bu konu
tamamıyla tartışmaya açıktır.
Sözün özü bu vergi, üretim maliyetlerini arttıracağı için fiyatlar yükselişe sebep olacaktır. Üreticiler bu vergiyi ödemek istemedikleri için yenilenebilir enerjiye geçmeye çalışacaklar. Lakin yenilenebilir enerji altyapısı yeterli olmadığından geçiş zorlaşacak ve hatta üreticilerin fosil yakıtları bırakması durumunda üretim yapamayacak bir duruma gelebilirler. Vergi oranına göre enflasyon artacaktır. Yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda kısıtlı sektörlerin şirketleri ise eğer vergi oranı yüksek tutulursa, buna bağlı olarak ürüne olan talep düşerse şirket ilgili alandan çekilebilir ya da ülkedeki faaliyetlerini zarar etmemek için durdurabilir.
C) Karbon Vergisi Diğer Ülkelerde Nasıl kullanılmaktadır?
Bu vergiyi kullanan ülkeler Finlandiya, İzlanda, Norveç, İsveç, Meksika Danimarka, Estonya, Letonya, Japonya, Hindistan, İrlanda, Slovenya, İsviçre, Polonya, Şili, Portekiz ve Birleşik Krallık'tır. Karbon Vergisi genellikle aynı KDV veya ÖTV gibi dolaylı vergi olarak uygulanmaktadır. Yukarıdaki yazıda da bahsettiğim gibi genel olarak fosil yakıt ürünlerini hedef alarak bu vergi uygulanmaktadır.
D) Türkiye'nin karbon üretimi durumu nedir?
Türkiye 2017 verisine göre 400 milyon tonun biraz üstünde karbon emisyonu yapmıştır. Bu değerin fazla olup olmadığını Birleşik Krallık ile kıyaslayıp bulabiliriz. Birleşik Krallık ise 400 milyon tonun biraz altında karbon emisyonu yapmıştır. Türkiye'nin GSYİH'si 2017 yılında 859 milyar dolardı. Birleşik Krallık ise 2017 yılında GSYİH'si 2,68 trilyon dolardı. Yani sözün özü şu: İngiltere'nin GYSİH'si Türkiye'nin üç katı olmasına rağmen Türkiye'den daha az miktarda karbon emisyonu üretimi yapmış. Bu da şunu gösterir. Türkiye'deki sanayilerde gözle görülmeyi bırakın kör adam bile Türkiye'nin fosil yakıtlara olan muhtaçlığını anlayabilir. Tabi bunun içerisine denetleme mekanizmasının eksikliğini de ekleyebiliriz lakin bu değerler inanılmaz bir Avrupa ülkesine kıyasla kötü bir durumdur. Gelelim son başlığa...
E) Bu Vergi Gerçekten de Türkiye'nin İklim Sorununu Çözer Mi?
Öncelikle şuna bir açıklık getirelim. Kesinlikle hayır! Türkiye'yi bir iklim sorunu bekliyor beklemesine ama Türkiye'de aman aman büyük bir hava kirliliği oluşturacak bir faktör yoktur. Daha doğrusu bu durumu yaratan Türkiye değildir. Bu durum sadece ekonominin sıkış tepiş olduğu İstanbul'da durumlar farklıdır. Kaldı ki hiçbir ülkede ekonominin %70'i küçük bir şehre yığmaz yığmamalıdır da. Peki neden bizi böyle ulusal bir iklim felaketi bekliyor hem de bunun sorumlusu biz değilken. Aslında cevabı biraz coğrafi bilgi de yatıyor.
Fabrikalar malları üretir, malları üretirken de yakıt atıkları dumanla gökyüzüne salınır. Bu gazlar genellikle karbondioksit, kükürt dioksit, azot dioksitlerdir. Bu gazlar havaya karışarak atmosferin bir parçası olurlar. İşte tam da burada coğrafya bilgisi geliyor. Atmosfer, Dünya'nın diğer katmanları gibi hareket halindedir. Yani bu gazlar ülkeden ülkeye, kıtadan kıtaya aktarılabilir. Örnek olarak Çin'in başkenti Pekin'de ortaya çıkan kükürt dioksit Elazığ'a gelebilir. Türkiye'deki iklim sorunun çözümü ulusal bir çözümden çok küresel bir çözümden geçmektedir. Ulusal olarak sadece önlem alınabilir. Muharrem İnce'nin su krizi için hazırladığı rapor olabilir mesela. Peki, Türkiye'nin saldığı bu emisyon miktarı Dünya'daki oranının yüzde kaçına denk geliyor. %1.5 bile değil dostlar. Türkiye ve diğer ülkelerde oluşabilecek iklim krizinin en büyük sebebi 2 aslan payı ülke olan Çin ve ABD'dir. Bu iki ülke biliyorsunuz ki aralarındaki ekonomik rekabet yüzünden gün geçtikçe daha fazla karbon emisyonu yapmaktadır. Yani sizin bu krizi engellemeniz için bu iki ülkenin arasındaki rekabeti bitirmeniz ve Çin'in derhal temiz enerjiye yatırım yapması gerekir. Fakat bu iki ihtimalin olması imkansıza yakın gözükse de Çin başkanı Şi Chinping, diğer sosyalistlere göre temiz enerjiyi destekler nitelikte. Çin %27.2, ABD %15.6, Hindistan %6,3, Rusya %4,6 olarak oranlar verilmiştir. Yani Türkiye karbon emisyonu azaltacak politikalar tabi ki izlemelidir ki zaten İngiltere'nin ekonomisi bizim üç katımız olmasına rağmen daha fazla karbon salınımı yapıyoruz. Lakin Türkiye'nin de yenilenebilir enerjiye geçiş konusunda altyapısı yetersizdir.
F) Madem ki Bu Vergi Bir Sorunu Çözmeyecek, O Zaman Neden Bu Vergi Bizden Toplanacak?
Cevabı basit, çevre ayağına bizden ekstra vergi almak istiyorlar. Zaten sadece bir nefes almanın vergisi yok. Yakın zamanda onu da alacaklar. Yüksek faiz, sıkı para politikası sebebiyle para hareketliliğin düşük olduğu ülkede ekstra bir gelire ihtiyaç duyan Mehmet Şimşek demiş ki: "Ya Batıda böyle bir şey varmış, biz de alalım da hayrını görelim" demiş ve bu uygulamayı yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor. Sayın Mehmet Şimşek sadece sayılarla oynayarak ekonomiyi ayakta tutmaya çalışıyorsun ve bu ekonomi daha fazla ayakta kalamaz. Umarım bir bildiğin vardır sevgili bakanım.
Bu yazıdan benden bu kadar kendinize iyi bakın :)
Kaynaklar:
Ayrıntılı bilgi için: http://www.makalesistemi.com/panel/files/manuscript_files_publish/e61942b4897972dd6a60f8037db34c7c/a86d887bad2a3a39f76f5b652de206b9/e909a3e1f15b1a2.pdf
Karbon emisyonun ülkelere dağılış grafiği: https://www.semtrio.com/blog/karbon-co2-emisyonu-nedir




Yorumlar